Seyir: Üsküp ve Yunanistan

Üsküp akşamları sanki Ramazan ayında gibi hissettiriyor...eski Ramazanlar...akşam yanan kandiller, kaldırım taşları ezan sesleri...ruhen hala bizim topraklarımız...ve bir köprüyle bölünmüş hayatlar...Müslüman ve Hristiyan cemaat... nüfusun önemli bir kısmını kaplayan heykeller :)de sanatın yapmacıklık kaldirmadiginin bir göstergesi...oldukça garabet duruyorlar...tarihi doku içinde sırıtıyorlar. ve Müslümanlardan da aydınlatması için vergisi alınan büyük haç...Müslüman mahallelerden sökülüp kilise düzenlemesinde kullanılan tarihi kaldırım taşları... Fransa'daki Louvre müzesinde gördüğümüz gibi yağma ve talan o kadar sıradan ve normal ki... Meydanda büyük bir heykeli olan Iskender Yunanistan ve Mekedonya arasinda paylasilamiyormuş. ikisi de bizim atamız İskender diyor...Bizimkiler ise Osmanlı'yı reddi mirasla yıllarca yok saydı ve köksüzlüğe övgüler dizdi... Yunanistan'ı İzmir'e benzetti gezi rehberimiz...camiler hiç bırakılmamis yok edilmiş. Osmanlı'dan kalan bir kervansaray otel olarak restore edilmiş tekrar. bir dönem cami olarak kullanılan küçük bir ayosofyasi var...aynı cami...çok mahzun hissettim... kavala kurabiyesi ve selanik gevreği kendilerine has ...onun dışında biz de ne varsa aynısını yapıp satıyorlar pide lahmacun döner pastane tatlıları hep bizim ürünler...Adaları kaybetmemize gezi boyunca iç çektik...Osmanlı'ya hayranlığımız sınırları ve mesafeleri gördükçe arttı. Neyi neleri kaybettik diye ah edip durduk ...ve en azından mevcudu koruyabilsek dedik...garabet restoreleri, yeni yapıları nasıl kafalar nasıl bir eğitim estetik anlayışı ortaya koyuyor anlamak güç gercekten.

Yorumlar

SANDUKA