bu zihniyet nasıl oluşturulmuş olunabilir!




‘Emine ve Tayyip Erdoğan cumhuriyet çocukları değil’


- Bugün cumhuriyet kadını kategorisinde görmediğiniz kişiler var mı? Örneğin, Emine Erdoğan sizce bir Cumhuriyet kadını mı?
Bence değil. Cumhuriyet çocukları demediklerimi şöyle tarif edeyim; Kurtuluş Savaşı yaşadık ve bu savaşı kazandık. Ama bir kazananların yanında olanlar çıktı, bir de üzülenler, cumhuriyet geldi diye ağlayanlar, karalar bağlayanlar. Şimdi onların çocukları ve torunları var. Zannederim, Emine Hanım ve Erdoğan Bey bunların torunları. Bu nedenle onların cumhuriyet çocukları olduklarını kesinlikle kabul etmiyorum.
- Aynı topraklarda yetişenlere “Kurtuluş Savaşı’nın sonucundan memnun olmayanların torunları” diyerek sınıflandırmak ayrımcılık değil mi?
Ama ayrımcılığı her zaman onlar yaptılar. Ben böyle şeylerin farkında bile değildim ki.
- Ne zaman farkında oldunuz?
AKP iktidara geldiği zaman. Onun için, hep söylüyorum, maalesef Kurtuluş Savaşı tamamen kazanılmış, noktası konmuş bir olay değildir.

’2. raundu onlar almış gözüküyor, bizimkisi 3. raunt olacak’ 


- Bugün yaşanan kutuplaşmanın Kurtuluş Savaşı’nın ikinci raundu olduğunu mu ileri sürüyorsunuz?
Belki. İkinci raundu onlar almış gibi gözüküyor, bizimkisi üçüncü raunt olacak. Yani, on yıl önce aklımıza gelemezdi bugünün yaşanacağı. “Karanlığın ayak sesleri” diyeli neredeyse 25 sene oluyor. Rüzgâr gibi geçti. Ben o zamanlar önemsemedim, Necmettin Erbakan’ın arkasındanFethullah’ın (Gülen) geleceğini ve bu hallere gelebileceğimizi bilmiyordum. Biz “Hadi canım! Olur mu öyle şey” diyorduk.
- Somutlaştırabilir misiniz; “onlar” kim, “biz” kim?
“Onlar”, bugün içinde bulunduğumuz, bize dayatılmaya çalışılan rejim. Geriye döndürülmek istenişi ve ona katılan ile direnenler olarak bölünmüş haldeyiz. Erbakan’ın yetiştirdikleri onu yok ettiler. Onun bu kadar taviz vermediği Amerika’ya yetiştirdikleri verdi. Yapılan hırsızlıklar, üzerine oturulan kat trilyonlar bir tarafa ama bugün bakınca Erbakan aslında daha dürüstmüş.
- “Onlar” ve “biz” ayrımında, örneğin liberalleri nereye koyuyorsunuz?
“Yetmez ama evetçi”leri görüyoruz. Bence, “yetmez ama evet”çiler bu sefer de lütfen “yetmez ama evet” deyip Halk Partisi’ne oy versin; eğer “Ah niye cumhuriyet geldi” diyenlerden değilseler.
- Başlangıcı Refahyol dönemine değil, bugüne koymanıza neden olan “haller” neler? 
O zamanlar hâlâ saf bir vaziyette “İmkânı yok, türban Çankaya’ya çıkamaz”, “Buna izin vermez Türkiye”, “Cumhuriyet çağı buna izin vermez” diyordum.

‘Atatürk bugün gönderilseydi asker olarak gelmezdi’


- “Söyleyeceklerim Var” oyununuzun son bölümünde Türkiye’nin siyasi tarihini Mehter ile özetliyorsunuz ve son dönemi “Refahyol koalisyonu bir adım geri. Sivil toplum hareketleri ve 8 yıl kesintisiz eğitim iki adım ileri, sonra çözülmeyen Susurluk olayı bir adım geri” sözleriyle anlatıyorsunuz. Ancak 28 Şubat’ı atlıyorsunuz. Gülriz Sururi için 28 Şubat Mehter’in hangi aşamasına denk geliyor?
Bu, 28 Şubat’ı kafamda tam olarak berraklaştırmamış olmamdan kaynaklanıyor olabilir. Bir şey söylemediğime göre öyle düşünüyorum.
- Biraz önce bahsettiğiniz “üçüncü raunt”ta gerçek askerleri, TSK’yı tabloda nerede koyuyorsunuz?
Dönem, o dönem değil. 90 yıl önce bir savaş kazanmak için, içte ya da dışta, askerler, atlar, silahlar belki yeterliydi. Bugün için böyle bir şey düşünmek çok komik olur. Bugün dünyadaki bütün savaşları büyük ekonomistlerin, vicdanlı yöneticilerin ve bilginin kazandıracağına inanıyorum. Kurtuluş Savaş’ında “Allah Allah” diyen askerin önemi ayrı, ama bugün savaşlar böyle kazanılmıyor. Eğer Atatürk bugün gönderilmiş olsaydı, asker olarak gelmezdi.
- Ne olarak gelirdi sizce Atatürk?
Bir lider olarak gelirdi, ama herhalde asker olarak değil. Çünkü pek çok vasfı vardı. Harikulade bir politikacıydı.   

‘Benim için Atatürk’ün ‘Nutuk’u dünyaya inmiş son kitap’


- Peki Atatürk bugün gelse 1920’lerdeki politikalarını aynen izler miydi, yoksa döneme göre değişikliğe gider miydi sizce?
Ben bu soruyu almamış olayım. Çünkü benim için Atatürk’ün “Nutuk”u dünyaya inmiş son kitaptır.
- Siz de kendi kutsalınızı mı yaratıyorsunuz?
Olabilir. Halkımızı daha iyi tanımaya başlayınca Atatürk’ün dehasının sandığımdan da daha yukarıda olduğunu gördüm.  

‘Bazı kızların saçı kapalıyken göğsünün çatalı gözüküyor’ 


- Atatürk kadınların başörtüsüne müdahale etmezken bugün başörtülü kadınların ciddi bir ağırlık taşıdığı ülkede Köşk’te başörtülü bir first lady’nin olması sizi neden rahatsız ediyor?   
O gün böyle bir tesettür yoktu. Onlarınki çok daha farklı, sıkı sıkı kapanmayan bir model. Benim büyükannem de başörtüsü takıyordu. Başörtüsü takmak, üşürken bere giymek ya da kalpak giymek gibi bir şeydi. Ama şimdi böyle bir şey yok. Bugün saçlarını tamamen örtüyorlar. Tamamen yapay bir moda var.
- İnançlarını böyle yaşamayı tercih eden kadınların bu tavrı sizi neden rahatsız ediyor?
Saçı kapalıyken her tarafı dekolte, göğsünün çatalı gözüküyor.
- Kimin?
Bazı kızların. Başlarda tesettür var, ama takma kirpikler, tayt, makyajlar, piercingler... Kadının dişiliğini göstermesinden sonuna kadar yararlanıyorlar ki kadının seksapelini göstermesi dünyanın her yerinde çok gizli olmalıdır. Bunu ayan beyan gösterenlere iyi gözle bakılmaz. Mini etek tamam, ama onunla müstehcen oluyorsanız tamam değil.

‘Tesettürlü kadınlara Nişantaşı kafelerinde oturmaları emredildi’ 


- Başı açık kadınlara “etek dediğin diz altı olmalıdır” gibi nasıl giyinmesini söyleyenlerin yaptıklarını siz de şimdi başörtülülere yapmış olmuyor musunuz?
Hayır. Bakın, insanlar hür iradeleriyle kapanabilir. Bunu kabul ediyorum. Ancak 10-12 yıl önce bunlar neredeydi? Sistematik olarak geldiler. Nişantaşı kafelerinde oturmaları emredildi, oralarda oturdular. En beklenmedik restoranlara, en beklenmedik kafelere, sinemalara, tiyatrolara her yere yayıldılar. Örtünmek çok kolaydır, giyinmek zor. Onları giydiremiyorsan sokarsın bir çarşafın içine, her açıdan susturursun, erkek karşısında da yok edersin.

tamamı için buradan:
http://t24.com.tr/haber/gulriz-sururi-tesetturlu-kadinlara-nisantasi-kafelerinde-oturmalari-emredildi/224024


Yorumlar

SANDUKA