Küsuratlı Yıllar/Tahammül



bana yaşımız itibariyle insanlık tarihinin 
tampon yüzyılını yaşıyoruz hissini
 veren;
dünyanın iç içe geçmiş zıtlıkları sanırım...

yirminci yüzyıl;
 teknolojinin, iletişimin, özgürlüklerin(!) çağı...
gelecek ve geçmişin mikroskobik ortamlarla irdelendiği, evrildiği,eğildiği
bilgi alışverişinin yaygınlaştığı,karmaşıklaştığı,
 aynı zamanda
hakikate ulaştıran  delillerin karartıldığı...vs vs...
yüzyıl...

nedense hep
yirmili  yaşlarıma dek
şahit olduğum savaşları 
bağırmak istemişimdir...
bilinç altımın buzdağlarına çarpa çarpa
tüm ben'leri yok eden bir sesle saymak...

yıl 2000;  küsuratı var bir de...
alabildiğine sıcak kanlar buzdağlarını 
eritmedi....
ah bilincimin altı ve üstü,

Afganistan...
Irak
Filistin
Türkmenistan
Mavi Marmara
Suriye

 ile ortak yazgımız;
Kan'amak...

yıl 2000; küsuratı var bir de...

popüler gibi popüler dünyaca ünlü tabirlerimiz var kan'ıksa'dığımız1


Amerika, İsrail, İngilizce, global,kapitalist,sekiler,ideoloji,sosyalizm,kapitalizm,insan hakları, kadın, çocuk hakları, savaş, ambargo, nükleer,petrol, enerji, bilim, Rönesans,modern, post-modern, Holywood, küresel ısınma, soğuk savaş, kimyasal silah, iktidar, demokrasi, sermaye, emek, faiz, kredi,hisse senedi, siber saldırı, android...
VS,
VS,
sonra kısaltmalar ;
AB, BM, AİHM, UEFA, 
VS,
VS,

İnsan sayısı kadar tanrı tasavvuru,
inanç, ideoloji, fikir, plan var,

yıl 2000; küsuratı da var....

on yaşlarımda hemşehrilerim ve diğerleri
on beş yaşlarımda Müslümanlar ve diğerleri
yirmili yaşlarımda iyiler ve diğerleri vardı...

şimdilerde;
 diğerleri diye de ayrımım yok...
hayata tahammül için,
herkes yahşi ben yaman felsefesi güdüyorum.
 (!)

yıl 2000; küsuratı var bir de...
tahammül dediysem değil az mesele 
altını çizmek isterim...

konu: tahammül 
yıl ikibin küsuratıyla üstelik,

yaratılışının maksadını kavramış 
ruhu, aklı ahenkle bütünleşmişler var;
vicdanlı, naif bu ruhlar; 
kainat nizamına aykırı her davranışı 
ruhlarında müthiş  yakıcılığıyla duyarlar!
hakikate erişmiş ruhları, 
bu gölgeler alemini 
bir firkat yurdu bilir,
 tahammüle çalışırlar...
(kimi de sefer der/eder)

bir de;
sadece düşününce bile huzursuz olanlar var,
bunlar; ruhlarını özgür kılmanın yolunu 
her şeyi yapabilmek ölçüsüne bağladıklarından
tüm değerleri esaret görürler.
doyumsuz ve alabildiğine hazımsızdırlar,
nefis esaretinde olduklarını anlamazlar.
-ki ruhları her fırsatta bağırmaktadır-
bu esaretle
tahammül edilmez bir azaptır dünya...
kendilerine yahut kainat nizamına zarar vermek suretiyle
güçlükle tahammül ederler.

son olarak da arafta olanlar var;
ne mevcut hallerinden memnundurlar bunlar
ne de gayretleri alidir...
iki adım geri,
 bir adım ilericiler...
yer yer adım sayısı müspete de menfiye de meyillenirse de
bu hal öyle yorucudur ki ne dünyayı yaşarlar ağız tadıyla,
ne de ruhları şerbetlenir dost aşkıyla...
bunlar bazen ölümü bayılmak zannedip sefer arzu etseler de  
sürekli  araftadırlar...
(arada kaldıkları o iki şeyde değişkendir)
( Allah selamet versin)


yıl 2000, küsuratı var bir de;
kavram, değer, güven kargaşası içinde 
sevmelerin duruluğuna,
aşkın huzuruna,
erlerin çokluğuna,
ne kadar ihtiyaç var...

Ömer Tuğrul İNANÇER hocama,
ve dahi, 
tanışıklıklarımın naif odağına,
selam ve muhabbetle...



Yorumlar

SANDUKA