Allah, Derdimizden Büyüktür.


İslam tarihinin en kanlı ve karanlık devirlerinden birine, belki de birincisine şahitlik etmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Kalbin kapısı kapanmış gibi.
Nurettin Topçu, 'merhametin olmadığı yerde insan da yoktur' diyor. Var mıyız? O halde, şunu söyleyebiliriz: Biz aslında insanı kaybediyoruz. İnsanoğlu, durmadan hata veriyor.
Acımızın ve çaresizliğimizin yüzölçümü her geçen gün büyüyor, büyüyor, büyüyor. Doğu Türkistan ile Orta Afrika Cumhuriyeti'nin arası, sekiz bin kilometreymiş. İşte bu kadar büyük bir coğrafyada, Mehmed Akif'in dizesi tekrar ve tekrar söyleniyor, yaşanıyor: Kimi hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela.
Bir fotoğraf: Yer, Orta Afrika Cumhuriyeti. Hıristiyan çeteler, yakaladıkları bir Müslüman'ı otomobil lastikleriyle beraber ateşe veriyorlar. Hemen oradaki Fransız askerleri de 'manzara'yı seyrediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Oluyor.
Bir de haber: Yer, Arakan. Budist çeteler, Müslümanların yaşadığı bir köye saldırıyor. Şehit sayısı kırktan fazla. (Arakanlı yaşlı bir mültecinin, Ahmet Davutoğlu'na sarılıp ağlamasını hatırlayın.)
Söz biteli çok oldu. Eylem de yok. Bir kadın, öldürülen kocası için ağıt yakmış. Katile şöyle sesleniyor: 'Kolların dibinden düşe.' (Eflâtun Cem Güney, Halk Türküleri, Yeditepe Yayınları, 1956, sayfa 41) Bütün bu zalimliklere, haksızlıklara karşı ne yapabiliyoruz? Ancak bunu.
Yaşananları gördükçe, hesap gününe olan inancım artıyor, artıyor, artıyor. Tek tesellimiz budur. Allah, derdimizden büyüktür. Çok şükür.
/İbrahim Tenekeci

Yorumlar

SANDUKA