kardeşiniz küçük parmak






Asrın fedaisi değiliz belki, arkamızdan milyonlarca insanı sürükleyecek gücümüz yok elimizde… Tek başımıza anlamlı bir cümle kuramıyoruz.. Ama bir aradayız, birbirimize dayanıyoruz Allah’ın sonsuz lütfu sayesinde…
Bazen hepimiz bir tarafa devriliyor devrik bir cümle oluveriyoruz; anlamlı belki ama herkesin kolaylıkla anlayamayacağı…
Bazen, yaslanıp birbirimize, birbirimizi ite kaka bir anlam ifade etmek istiyoruz ama “Işık ılık süt iç” gibi bir cümle oluşturabiliyoruz sadece. Evet, bir anlamı var ama o anlam yeterince anlamlı gelmiyor bize, doyurmuyor gönlümüzü.
Biliyoruz ki aynı kelimelerle de oluşsa; bazı cümlelerin anlamı, sadece sonuna gelen bir ünlem işareti ile nasıl da değişiverir. İşte biz de bu yüzden tatmin olmuyoruz bu kadarıyla ve “Daha anlamlı bir cümle olma potansiyelimiz varken neden böylesiyle yetinelim ki?” diye soruyoruz birbirimize. Belki bir ünlem bekliyoruz hep, belki bir virgül…
Asrın fedaisi değiliz belki ama beş kişiyiz biz…
Bir elin beş parmağı gibi… Hepimizin ayrı bir anlamı, ayrı bir yeri var.
Birimiz başparmaksak, başparmak gibi olmalı, baş olmalı, imam olmalı… Birimiz işaret parmağıysak doğru yönü işaret etmeli, yönlendirmeli güzel olana… Orta parmak olanımız orta yolda, sıratı müstakimde tutmalı bizi.. Birimiz de yüzük parmağı isek, taşıdığı alemin/mührün anlamını hatırlatmalı hep, fısıldamalı yüreğimize kim olduğumuzu… Ve küçük parmak olanımız da küçük görünüp büyük işler yapmayı, küçüklüğümüzü ve hiçliğimizi hatırlatmalı veya belki de küçüklüğünü bilip susmalı…
  İşte ancak böyle olursak büyük oluruz, büyürüz hiçliğimizle…
İşte ancak böyle yumruk olabilir gerektiğinde hışımla ineriz de bir masaya hadsizlere haddini bildiririz…
İşte ancak böyle kalem tutabilir; yazar, yazar, yazar ve takdir, teşekkür beklemeden emek veririz yazdıklarımıza…
İşte ancak böyle bir yetimin başını okşayan el olur, saç telleri adedince Allah indinde değerimizi yükseltiriz.
İşte ancak böyle olursak bize ‘el’ denir…
Ki o el; koca gövdeyi besleyen, temizleyen, düştüğünde kendisi kırılmak pahasına gövdeyi tutan, gelen darbelerden koruyan şeydir. El olmak madden küçük manen büyük olmaktır biraz da…
 El olmak; almayı da vermeyi de bilmektir.
Şimdiye kadar alan eldik; ilim aldık, güç aldık, destek aldık. Şimdi vermek vaktidir; aldığını vermek…
Saliha DAKESOĞLU

Yorumlar

SANDUKA