CAMİİ VE KARGALAR!...


Karga karga gak dedi,
Çık şu dala bak dedi. 
Çıktım baktım o dala,
Bu karga ne budala…

Bugün yurttaki odamın penceresinden Valide-i Atik Camii ile sohbete daldığım gün… Bugün kargalardan ders aldığım gün…

Bugün yurttaki odamızın pencereleri çıplaktı. Perdeler, bir dönem boyunca yüklendikleri ağırlıktan kurtulmak için tatile girmiş, yıkanmak ve arınmak üzere makinenin yolunu tutmuşlardı. Tıpkı şuan tatile çıkmış olan yurttaki diğer öğrenciler gibi… Ben ise her birinden farklı olarak, aldım karşıma Valide-i Atik Camii’ni ve perdelerin yokluğunu fırsat bilip o azametli ve ihtişamlı yapı ile sohbet etmek istedim. Ve bu anı ölümsüzleştirmek için fotoğraf çekmek…
Ölümsüzleştirmek… Ne hazin… Hangi şey ölümsüz ki bu dünyada, şuan okunan ezanın hatırlattığından başka! Bir yerde bitip diğer yerde başlayan ve dünyanın her yerinde Allah’ı hatırlatan… 
Başka bir yerde başlamak üzere burada biten ezandan sonra duamı okuyorum her zaman okuduğum gibi, ama bu sefer her zamankinden farklı bir ben olarak… Ve devam ediyorum keman sesi eşliğinde sohbete.
O ihtişamlı cami; kubbelerinin arasından yükselen, adeta ‘Allah bir diyen’ ihtişamlı ağaçları ile bir bütün oluşturuyor. İnsan eli ve hak eli; haykırılan ‘Allah bir!’ nidasının cisme dönüştürülmüş hali gibi yükseliyorlar birlikte. Ve ben hayatın anlamını çözmeye çalışıyorum yeniden. Hayat nedir? Doğum ile başlayıp, evlilik gibi bazı duraklara uğradıktan sonra ölüm ile sonlanan şey mi sadece? Yoksa evin ‘hayat’ denen köşesine çıkıp, hayat denen soluğu solumaktan mı ibaret?
Derken kargalar üşüşüyor caminin avlusunda yükselen, kış olduğundan yapraklarını dökmüş, ama bu haliyle bile çok şey hatırlatan ağacın başına. Düşünüyorum… Kargalar diyorum, niçin sevilmezler pek! Küçükken okuduğumuz hikâyedeki gibi ‘budala’ olduklarından mı? Yoksa çirkin seslerinden, ya da o simsiyah tüylerinden mi?  Kuş deyince neden kargalar gelmez insanın aklına? Aklımız içgüdüsel olarak ayrımcılık mı yapıyor yoksa? 
Halbuki diyorum, kargalar hiç de öyle çirkin değiller. Baksana asil asil oturuyorlar ağacın dallarında… Sonra  onlarla ilgili yeni öğrendiğim şeyleri hatırlıyorum. “ Kargalar hiç de budala değiller bir kere. Hayvanların demeyeyim de kuşların en akıllısı, bilimsel ispatı var. Karı-koca yuvalarını kuruyorlar. Biri bekliyor, öteki az sonra ağzında bir dal parçası ile bir kuru ot salkımı ile geliyor. Bu defa öteki gidiyor.  Tedirgin, dikkatli kuruyorlar yuvalarını. Neden ikisi birden gitmiyor?  Çünkü boş yuvanın malzemesini ötekiler hemen yağmaya girişir. Bunların en sevdiği şey birbirlerinin malını çalmak hatta uçarken ağzından almaktır. Bu uğurda bazen martılara bile saldırırlar. Biri bir taraftan, öteki diğer taraftan martıyı sıkıştırır. Şaşıran martı ağzındakini bırakır. Nevale yere doğru düşerken o hantal, sevimsiz kuş, aynen ayıların cüsselerine rağmen şaşırtıcı ve süratli çevikliği gibi, hızla alçalır, yemi yere düşmeden havada kapar. Karga milletinde yuvayı dişi kuş yapar gibi bir kaide yok. Medeni kuşlar bunlar, hayat müşterek ve hukuken eşitler…”
Dinlendikten sonra, hep birlikte tekrar yola koyulmak üzere havalanan kargaların arkasından bakıyorum. Bunları nasıl ‘budala’ deyip bir kalıba sokmuşuz anlam veremiyorum. Hele hele modern insanın bunu yapması çok daha anlamsız geliyor. Onun ulaşmak istediği ve bu yüzden çırpınıp, kavgalara tutuştuğu hukuk eşitliğini hayat tarzı olarak benimsemiş olan bu kuşlara neden burun kıvırdığını anlayamıyorum. 
Sonra dönüp boş kalan ağacın dallarına bakıyorum. Sanki buyurun, oturun, dinlenin der gibi duran dallarına… Ve bir kez daha tablo bütünleşiyor gözlerimde, her şey birbirini tamamlıyor… O zaman tekrar ‘Allah bir!’ diyorum ve her şeye kadir…


Yorumlar

Kübra Karakaya dedi ki…
Allah bir ve her şeye kadir.. Bu cümle öyle bir anımda karşıma çıktı ki içime bir nebze su serpildi.. Emeğine sağlık dostum, sanki pencereden beraber izliyormuşuz, ezanı beraber dinliyormuşuz gibi içten okudum..
Saliha Dakesoğlu dedi ki…
Sağolasın dostum! Allah ihtiyaca göre konuştursun hep. Keşke birlikte izleyip birlikte dinleyebilseydik, o zaman nerelere kanat çırpardık hayal bile edemiyorum..
Allah razı olsun kardeşim..harika olmuş.. eline, kalemine, ve dahi yüreğine sağlık! "Allah ihtiyaca göre konuştursun hep"..en çok buna amin dedim, ihtiyacım olduğunu farkettiğim bu paylaşımla..devamını ilgiyle bekliyoruz!
Saliha Dakesoğlu dedi ki…
Allah sizden razı olsun. Bu aralar herkesin şöyle bir durup düşünmeye ihtiyacı var sanırım. O yüzden size bu manzarayı sunmak benim için onur oldu. Siz bu manzarayı seyre dursanız çok daha güzel şeyler düşünüp çok daha güzel ifade ederdiniz kendinizi eminim bundan...
Esra Bülbül dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Ruky dedi ki…
eğer ki birini kendine düşman edersen ölene dek bela oluyorlarmış ama başına :( 250 yıl ömürleri varmış bu çok asil! kargaların :P
Saliha Dakesoğlu dedi ki…
Haklı olabilirsin tatlım. Ama bu onların hafızalarının da çok güçlü olduğunu gösterir. Budala demek için yeterli bir debep değil :) Hatta bir de, malesef ki insanların asil gördükleri bir çok oluşum tam da bu özelliği göstermiyor mu? Bu yüzden herkesle iyi geçinmeye, herkesin suyuna gitmeye çalışmıyor muyuz ! :) Katkın için teşekkürler, devamını bekliyorum!...

SANDUKA